Haberler

YPG'nin demokratikleşme maskesi ve lobicilikle devletleşme çabası

Güncelleme:

Ümran Stratejik Araştırmalar Merkezinde Türkçe Araştırmaları Direktörü Ömer Özkızılcık, terör örgütü YPG'nin Suriye'de devletleşme ve ABD tarafından tanınma çabalarını ve lobi şirketleriyle anlaşmalarını AA Analiz için kaleme aldı.

Ümran Stratejik Araştırmalar Merkezinde Türkçe Araştırmaları Direktörü Ömer Özkızılcık, terör örgütü Ypg'nin Suriye'de devletleşme ve ABD tarafından tanınma çabalarını ve lobi şirketleriyle anlaşmalarını AA Analiz için kaleme aldı.

***

Türkiye'nin ve dünyanın gündemi Rusya-Ukrayna savaşı ve İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları olsa da, gündemin değişmesi Suriye'deki statükonun donduğu manasına gelmiyor. YPG terör örgütü Suriye'de kurduğu "Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi"nin tanınması için yeni bir anayasa ilan etti ve 11 Haziran 2024 tarihinde de belediye seçimleri düzenleyecek.

Meşrulaşma ve tanınma için örgüt içerisinde iki farklı görüş

Örgütün fiili olarak zaten Suriye'de 2019 yılından beri büyük bir engel olmaksızın yürüttüğü sözde özerk yönetim, 3 milyon Suriyelinin yaşadığı, tarım ve petrol kaynaklarının olduğu Suriye'nin yaklaşık 4'te birine tekabül eden geniş alanı idari olarak yönetiyordu. Ancak örgütün hedefi kurduğu özerk yönetiminin fiili olarak işlemesiyle sınırlı değil. Örgüt, özerk yönetimin resmi olarak tanınmasını arzuluyor. Bu hedef doğrultusunda örgüt içerisinde iki görüş hakim. Birinci görüş, Şam ile müzakereler yürütüp ve Esed rejimiyle anlaşıp özerk yönetimin resmi olarak tanınması ve Suriye anayasasında yer alması yönündedir. Ancak bu bağlamda 2019'da Rusya arabuluculuğuyla terör örgütü YPG ile Esed rejimi arasında başlayan görüşmeler halen devam etse de, günümüze kadar bir sonuca varmadı. Özellikle YPG'nin maksimalist talepleri ve örgüt içerisinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) desteğini kaybetmek istemeyenler, iki taraf arasında bir anlaşmanın önündeki en büyük engel.

Örgütün içerisinde ikinci görüş ise ABD ile işbirliğini güçlendirip, Şam'ı baypas ederek uluslararası bir meşruiyet elde edilmesi gerektiği yönünde. Bu ikinci grup, ABD'nin "Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi"nin tanımasının ardından, bu yapıyı Şam'a dayatmanın ve Suriye'deki siyasi çözümün bir parçası olmanın daha etkin bir yöntem olduğunu savunuyor.

Yasal meşruiyet arayışı

Örgüt tarafından geçtiğimiz aylarda ilan edilen yeni toplumsal bildiri birinci görüşü muhafaza etmekle birlikte ikinci görüşün bir tezahürüdür. İlan edilen toplumsal sözleşme, sözde bir anayasa olarak tasarlanmış. İlan edilen bildiri sözde özerk yönetimin işleyişini, kimliğini ve devlet yapısını ele alıyor. Metin içerisinde birçok otokratik ve Arapları dışlayan unsurlar bulunsa da, özellikle Batı kamuoyunu memnun edecek, demokrasi, kadın hakları, çevreyi korumak gibi birçok "güzel" kelime de içerisine serpiştirilmiş.

İlan edilen bildiri hem fiili olarak var olan sözde özerk yönetime bir yasal zemin oluşturma, hem de uluslararası alanda meşruiyet kazanma çabasıdır. Ancak burada sadece Batı gözetilmemiş ve Esed rejimine de mesaj gönderilmiştir. Metnin içerisinde Şam ile anlaşmanın zemini ve örgütün siyasi pozisyonu ortaya konulurken Suriye Arap Cumhuriyeti'nin isminin Suriye Demokratik Cumhuriyeti'ne değiştirilmesine ve sözde özerk yönetimin kabul edilmesine varan siyasi talepler bulunuyor.

Belediye seçimleri, demografik gerçeklikler ve demokratik meşruiyet arayışı

İlan edilen bildiri ile beraber, örgüt hızlıca Yasama Komitesini kurdu. Bu komitenin, bildiride belirtilen kanunları hazırlamayacağı belirtiliyor. Örgüt ayrıca Yüksek Seçim Kurulunu da belirlemiş. Yüksek Seçim Kurulu ve Yasama Komitesi üyelerinin belirlenmesi hiçbir demokratik süreçle olmamakla birlikte örgütün ataması sonucu oluşturulmuştur.

Yüksek Seçim Kurulu 11 Haziran'da düzenlenecek belediye seçim kanununu hazırlarken, Yasama Komitesi de belediyecilik kanununu hazırlamış. Seçim kanununda belirtilen şartlar ve belediyecilik kanunu örgütün tanınma ve demografik gerçeklikler arasında kaldığı bir ikilemin sonucudur. Nitekim örgütün kontrol ettiği bölgelerin yüzde 76'sı Araptır. Yüzde 19'luk dilimdeki Kürtlerin de çoğunluğu örgütü değil, Suriye Kürt Ulusal Konseyini destekliyor. Demokratik seçimler olsa, örgüt sandığa gömülür. Seçimler olmasa, örgütün uluslararası tanınırlık hedefi sekteye uğrar.

Bu ikilemi aşmak için örgüt Esed rejiminden öğrenerek seçim kanununu ve belediyecilik kanununu büyük bir titizlikle hazırlamış ve süreçte hiçbir "demokratik kazanın" olmaması için büyük önlemler alınmış. Belediye seçimlerine katılacak siyasi partilerin ve tüm adayların örgütten izin alması gerekiyor. Suriyeli Kürtleri temsil eden siyasi partiler dahil, örgüte müzahir olmayan hiçbir partinin seçime girmesine izin verilmiyor. Seçimlerdeki oy sayma işlemi de örgütün atadığı kişilerce yapılacak. Örgütün atadığı kişilerin saydığı oylar ise sadece örgütün atadığı Yüksek Seçim Kurulunca açıklanacak. Bu da yetmiyormuş gibi, belediye başkanları olarak seçilenlerin bir araya geldiği bölge belediye meclis başkanlığına sadece PYD üyesi olanlar seçilebilecek. Böylelikle örgüt göstermelik de olsa Suriye'de seçimler düzenleyecek. Örgüt bu şekilde hem "demokratik kazayı" engellemeyi, hem de uluslararası alanda kendisini meşru, demokratik ve seçilmiş olarak lanse etmeyi amaçlıyor; aynı Suriye'deki Baas partisinin yıllardır yaptığı gibi.

ABD'deki lobi şirketiyle anlaşma

Örgüt, yeni bildiriyle oluşturmaya çalıştığı yasal meşruiyete ilaveten 11 Haziran'da düzenlenecek belediye seçimleriyle de demokratik meşruiyet oluşturmayı hedefliyor. Ancak tüm bu çabalar -eğer reklam ve tanınma olmazsa- manasız kalacaktır. Bunun farkında olan örgüt, ABD'deki meşhur ve etkili Brownstein Hyatt Farber Schreck lobi şirketi ile aylık 50 bin dolar karşılığında bir anlaşma yaptı. Daha önceki yıllar aylık 7 bin dolara daha az tanınmış ve daha az etkin bir Amerikan lobi şirketi ile anlaşan örgütün, lobicilikte adeta sınıf atlaması bir rastlantı değildir. Brownstein Hyatt Farber Schreck ile imzalanan lobi anlaşmasının ilk maddesi, "Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi"nin ABD tarafından tanınması için çalışmaktır.

Örgütün bu çabası başarılı olur mu olmaz mı ayrı bir tartışma konusu, fakat örgütün Suriye'de bilfiil kurduğu sözde özerk yönetimin tanınması için uğraştığı ve adımlar attığı kesindir.

[Ömer Özkızılcık, Ümran Stratejik Araştırmalar Merkezinde Türkçe Araştırmaları Direktörüdür.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: AA / Güncel

Suriye YPG Dış Politika Politika Güncel Haberler

Pervin Buldan'dan Çiller'e: Senin eşin yatağında öldü, bizimkiler ise senin emrinle işkenceyle

Pervin Buldan'dan Çiller'e: Senin eşin yatağında öldü, bizimkiler ise senin emrinle işkenceyle

AK Parti kampta! Erdoğan'ın 'Türkiye için felaket' dediği konuyu Emine Hanım ele alacak

AK Parti kampta! Erdoğan'ın "Türkiye için felaket" dediği konuyu Emine Hanım ele alacak

İktidar ve muhalefeti kara kara düşündürecek anket! 'Enflasyonu hangi parti çözer' sorusuna vatandaşların verdiği cevap bir hayli manidar

İktidar ve muhalefeti kara kara düşündürecek anket! "Enflasyonu hangi parti çözer" sorusuna vatandaşların verdiği cevap bir hayli manidar

1 ton domuz eti ele geçirildi! Yakalanmasalar vatandaşa yedireceklerdi

1 ton domuz eti ele geçirildi! Yakalanmasalar vatandaşa yedireceklerdi

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title